Noch schien der Lenz nicht gekommen, Es lag noch so stumm die Welt, Da hab' den Stab ich genommen, Zu pilgern ins weite Feld. Und will auch kein' Lerch' sich schwingen, Du breite die Flügel, mein Herz, Lass hell und fröhlich uns singen Zum Himmel aus allem Schmerz! Da schauen im Tale erschrocken Die Wandrer rings in die Luft, Mein Liebchen schüttelt die Locken, Sie weiß es wohl, wer sie ruft. Und wie sie noch steh'n und lauschen, Da blitzt es schon fern und nah, All' Wälder und Quellen rauschen, Und Frühling ist wieder da!
Batı'nın egemenliği sadece topraklarda değil, zihinlerde de derin yaralar bırakıyor. Her geçen gün kendimizden daha da uzaklaşıyoruz. Geleneklerimiz, kültürümüz, kimliğimiz Batı'nın yıkıcı modernizmi altında yok olmaya yüz tutuyor. Oysa her gelenek, bir milleti güçlü kılan ve ona ait kılan bir izdir. Bu izi kaybetmek, o halkı tarihe gömmek demektir. Dünya genelinde kültür, sanat ve özellikle edebiyat, bir milletin kimliğini şekillendiren ve o kimliği tanımlayan en önemli unsurlar arasında yer alırken, Türk toplumu için bu dur…
Edebiyat, insanlık tarihinin yazılı ve sözlü en değerli miraslarından biridir ve yalnızca bir sanat dalı değil, aynı zamanda bir kültür ve bilimsel birikim alanıdır. Hem bireysel düşünceyi ifade eden, hem de toplumsal hafızayı taşıyan edebiyat, dilin en estetik biçimiyle duygu, düşünce ve imgeleri aktarır. Bu yazıda, edebiyatın kapsamını, anlamını ve çeşitli kullanımlarını inceleyeceğiz. Edebiyatın tanımı ve kapsamı Edebiyat, kelime anlamı olarak, insanın duygu, düşünce ve imgelerini estetik bir biçimde dile getiren bir sanat dalıdı…
Bazen “eleştirel teori” veya “teori” olarak adlandırılan ve artık edebiyat çalışmaları disiplininde “kültürel teori”ye dönüşen “edebiyat teorisi”, edebi metinleri açıklama veya yorumlama çalışmasının dayandığı kavramlar ve entelektüel varsayımlar kümesi olarak anlaşılabilir. Edebi teori, edebi metinlerin içsel analizinden veya metnin dışındaki bilgiden türetilen ve çoklu yorumlayıcı durumlarda uygulanabilen tüm ilkeleri ifade eder. Edebiyatla ilgili tüm eleştirel uygulama, en azından iki şekilde altta yatan bir fikir yapısına bağlıdır: te…
Karolenj Rönesansı , Karolenj İmparatorluğu'nda kültürel faaliyetlerin yoğunlaştığı ve üç Orta Çağ rönesansından ilki olan bir dönemdir. Şarlman’ın (Charlemagne) namı-diğer Karl der Große'nin (Büyük Karl) 8. yüzyılda başlayan ve 9. yüzyıl boyunca devam eden saltanatı, Antik Roma ve Yunan kültürü ile 4. yüzyıl Hristiyan Roma İmparatorluğu'ndan ilham alan entelektüel bir canlanma sürecini başlatmıştır. Bu dönemde edebiyat , yazı , görsel sanatlar , mimari , müzik , hukuk , ayin reformları ve kutsal kitap çalışmaları önemli ölç…
Alman çocuk kitaplarında çocuklara söyletilen şarkılar, Almanların Türk kültürüyle geçmişten günümüze çeşitli çatışmalar yaşadığını göstermektedir. Tarih boyunca, çocuklarına Türklere özenmenin kötü bir şey olduğunu anlatan bir yaklaşım sergilemişlerdir. Ancak, zamanla Almanya'nın birçok yerinde Türk kültürünün imgeleri, Alman toplumunun kendi kültürel değerlerinden öne çıkmış gibi görünmekte. Şarkı sözlerinin zaman içinde değiştirilmesi, gerekçesi olmadan oluşturulan bir trajedinin yarattığı kahramanlar gibi bir örneği olarak görülebilir.…
Arap kültürüne karşı bazı olumsuz düşüncelerim var. Aslında asıl rahatsızlığım Arapların Arap kültürü değil de içimizdeki bazı Yeşil Türklerin Müslümanlık adı altında, art niyetle bize yutturmaya çalıştığı Arap kültürüne karşıyım. Arap sever olan bazı kişilere, "Yeşil Türkler" diyorum. Bu kişiler, Yeşil Sol değil de aynı onlar gibi belirli bir kültürel özentiyi temsil eden Yeşil Sağcılar. Bu yaklaşımımı bazıları Araplara karşı önyargılı olarak algılayabilir, önyargıda bir problem de görmüyorum. Benim sıkıntım, kültürel değerlerle ve …
5816 sayılı kanunun kaldırılmasını konuşuyorlar. Bu kanun kalkarsa ne olacağını merak ediyorum. Hani ne yapacaklar? Şu an zaten uygulanan bir kanun değil ki. Yani uygulanıyor olsa, her yerde Atam'a küfür eden bu vatansızlar nasıl yaşayabilirlerdi ki, nasıl çıkarlardı mağaralarından? Instagram hiç açılmasaydı da gözlerim yerinde kalsaydı. Bir gireyim dedim, ilk gördüğüm videonun altında tamamen alakasız Atatürk yakıştırması. Neymiş efendim dilimizi unutmuşuz, hadi be oradan, nereyi unutmuşum? Nece konuşuyorum ben? Osmanlıcayı bize unutturdu…
Antalya'nın güneşli yüzüne, Gazipaşa'nın karanlığı çöktü. Topraklarımızı sattılar, vatanımızı. Hazine’ye ve Milli Emlak’a ait 700 parça arazi, titrek ellerle parsel parsel satıldı. Satanlardan biri ilçedeki Milli Emlak Şefi Ahmet Ö., diğeri ise ilçedeki harita mühendisi Alper U. Bu isimler şimdi tutuklu. Kurdukları çete ise oradaki kişilerin söylediğine göre "yarı resmi," yani iktidarın içerisinden tanınan bir çete. Kimlerin olduğu şu anda belli olmasa da, üzeri örtülmediği müddetçe öğrenilemeyecek bir şey değil. Bu sefer sad…